İç Anadolu’nun Karadeniz ile birleştiği geçiş noktasında yer alan Kızılcahamam, Ankara’nın inanç turizmi ve sağlık turizminin öne çıkan ilçesidir. Bünyesinde barındırdığı türbeleri ile yıl boyunca birçok inananı ağırlarken, yer altı sularının sunmuş olduğu nimetler ile şifa dağıtmaya elverişli bir ortama ev sahipliği yapmaktadır.
Karadeniz ile İç Anadolu arasında yer alan Kızılcahamam, Ankara’nın termal kaynakları ile şifa dağıtan nadide ilçeleri arasında yer almaktadır. İlçe, batıda Çamlıdere ve Güdül, güneybatıda Ayaş, güneyde Kahramankazan ve doğuda Çubuk ilçeleriyle birlikte kuzeybatıda Bolu'nun Gerede ve kuzeyde Çankırı'nın Atkaracalar ilçeleriyle komşudur.
İlk yerleşimlerin, Antik Çağ’a uzandığı tahmin edilen Kızılcahamam ilçesi, bünyesinde tarih boyunca bölgeye hükmetmiş medeniyetlerden izler taşımaktadır. Yazılı kaynaklarda Hititlerden başlayan tarihi, sırasıyla Friglerin, Lidyalıların, Perslerin, Galatların, Romalıların, Bizanslıların, Anadolu Selçukluların ve Osmanlı İmparatorluğu’nun etkisi altında kalmıştır.
Ankara’nın dini turizmin yanı sıra sağlık turizmi için de en çok tercih edilen ilçelerinden birisi olan Kızılcahamam, yılın hemen her zamanında ziyaret edilmektedir. Bünyesinde barındırdığı türbeler ve kaplıcaları ile hem kültürel mirası hem de termal suları ile kuşaktan kuşağa bilgi ve şifa aktarmaktadır.
Ankara’nın iklimler arası geçiş bölgesi olan Kızılcahamam, kısmen dağlık ve ormanlık arazilerden oluşmaktadır. Coğrafi şekillerinin engebeli olması, kentleşmenin sıkışık hale gelmesine neden olurken, çevreye fazla zarar verilmemesi, doğal güzelliklerin korunmasına ortam hazırlamıştır.