Hatay Tarihi Yerler

Hatay için kullanılan kültürlerin mozaiği, medeniyetlerin beşiği, barış, kardeşlik ve hoşgörü şehri gibi nitelendirmeler kesinlikle çok yerindedir. Hatay, tarihinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve günümüzde bu medeniyetlerin izlerini gururla taşımıştır. Hitit, Mısır, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları buraya egemen olmuş medeniyetlerden sadece birkaçıdır.

Bölge yüzyıllardır Antakya ismi ile anılmıştır. Hatay ismini ise 1936 yılında Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Bir görüşe göre daha önce buraya egemen olmuş geç Hitit krallıklarından biri olan Hattena Krallığı’na; diğer bir görüşe göre ise bölgeye yerleşen ilk Türk boylarından biri olan “Hıtay” boyuna atfen bu ismi verdiği düşünülmektedir. 

Hatay'da gezilecek yerlere yakın, açık büfe imkanları ile herkese hitap edecek mükemmel dizaynlı oteller için Hatay'daki oteller sayfamızı kontrol edebilirsiniz.


Titus Tüneli ve Beşikli Mağara

Titus Tüneli Titus Tüneli

İnsan eliyle yapılmış, dünyanın en büyük tünellerinden biri olan Titus Tüneli ve onun hemen ilerisinde bulunan Roma Mezarlığı olan Beşikli Mağara, Hatay’ın en güneyinde bulunan ilçelerden biri olan Samandağ ilçesinde yer almaktadır.

MS ilk yüzyılda, Titus Flavius Vespasianus döneminde yapılan tünele, Vespasianus Tüneli de denmektedir. Tünel, toplam uzunluğu 1300 metre ve büyük bir kısmının üstü açık olmakla birlikte, yaklaşık 150 metreye yakın bir kısmı tamamen kapalıdır. Kapalı olan kısmın yüksekliği 7 metre, genişliği ise 6 metre civarındadır.

Tünelin hemen ilerisinde ise birçok yerde rastlanan kaya oyma mezarlar bulunmaktadır. Beşikli Mağara denilmesinin nedeni ise yan yana bulunan iki mezarın yöre halkı tarafından beşiğe benzetilmesidir. Roma İmparatorluğu’na ait olduğu ve soylular tarafından kullanıldığı belirtilen kaya mezarların 93 adet olduğu tespit edilmiştir. Mezarlarda yapılan arkeolojik kazılarda mezarların kimlere ait olduğuyla ilgili net bilgilere ulaşılamamıştır.

Müze kartın geçerli olduğu Titus Tüneli ve Beşikli Mağara’dan oluşan bu bölgeye giriş ücreti 10 TL’dir


Hatay Arkeoloji Müzesi

Hatay Arkeoloji Müzesi Hatay Arkeoloji Müzesi

Hatay’ın Antakya ilçesinden bulunan ve Türkiye’nin en eski arkeoloji müzelerinden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi’nin yapımına 1934 yılında başlanmış ve 1939 yılında tamamlanmıştır. Ancak Hatay henüz Fransız işgali altında bulunduğundan bölgedeki karmaşık yapı, müzenin açılışını geciktirmiş ve müze 1948 yılında ziyaretçilerine kapılarını açmıştır. Hatay’da tarihi kalıntı ve arkeolojik çalışma çok olduğu için hâlihazırdaki müze artık yeterli olmamış 2014 yılında yeni binasına taşınmıştır.

Hatay bölgesinde ilk arkeolojik çalışmalar 1932 yılında, Fransız işgali altında olduğu yıllarda başlanmıştır. O yıllarda birçok eser bulunmuş ve bazıları Hatay Arkeoloji Müzesi’ne konulurken, eserlerin birçoğu da maalesef yurtdışına çıkarılarak dünyanın birçok ünlü müzesinde sergilenmeye başlanmıştır. 

Dünyanın en büyük arkeoloji müzelerinden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi’nde sayısı her geçen gün artan binlerce eser sergilenmektedir. Eser sayısının 40000 civarında olduğu müzede daha çok Roma Dönemi eserleri bulunmakla birlikte, Hitit, Bizans ve Helenistik Dönemi eserleri de kayda değer sayıda bulunmaktadır.

Haftanın her günü açık olan müze, yaz aylarında 08.30 - 19.00 saatleri arasında, kış aylarında ise 08.30 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Antakya merkezde bulunan ve müze kartın geçerli olduğu Hatay Arkeoloji Müzesi’ne giriş ücreti 20 TL’dir.

Hatay'da manzaraları ile sizi büyüleyecek ihtişamlı yerler için ekibimizin hazırladığı Hatay'da gezilecek yerler yazısına göz atabilirsiniz.


Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ve Payas Kalesi

Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi

Hatay bölgesinde birçok medeniyete ait eserler bulunmaktadır. Bunların başında Osmanlı İmparatorluğu’na ait Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ve Payas Kalesi gelmektedir. Osmanlı İmparatorluğu bölgeyi 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında ele geçirmiş ve bölgeye birçok eser yapılmaya başlanmıştır. Günümüzde olduğu gibi o zaman da Ortadoğu’ya geçiş noktası konumunda olduğundan birçok ticaret ve hac kervanının geçtiği bu bölgeye külliye yaptırmak ihtiyaç haline gelmiş ve Kanuni Sultan Süleyman ve oğlu II. Selim’in vezirliğini yapmış olan Sokullu Mehmet Paşa 1574 yılında Payas’a bu külliyeyi yaptırmıştır.

Bu külliyeyi önemli kılan başka bir ayrıntı ise Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli mimarı olan Mimar Sinan tarafından yapılmış olmasıdır. Mimar Sinan’ın ustalık dönemlerine rastlayan bu külliyede kervansaray, cami, medrese, hamam ve 48 dükkândan oluşan bir arasta bulunmaktadır.

Yapılan yenileme çalışmalarından sonra 2014 yılında tekrar kullanıma açılan külliye günümüzde ilçenin önemli mekânlarından biri haline gelmiştir. Külliyede bulunan cami dönemin sultanı II. Selim’in (Sarı Selim) adını taşımaktadır.

Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ve Payas Kalesi, Payas ilçe merkezinde bulunmakta olup giriş ücretsizdir.


Bakras Kalesi

Bakras Kalesi Bakras Kalesi

Bakras Kalesi, Hatay’ın Belen ilçesine bağlı Ötençay Mahallesi’nde bulunmaktadır. Kalenin yapılış tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, Ammuri Kralı Dakianus tarafından eşine ithafen yapıldığı düşünülmektedir. Hikâyeye göre Dakianus’un eşi Bağrez buradan geçerken atının uçuruma yuvarlanması sonucu hayatını kaybetmiş ve eşini çok seven kral da buraya eşinin adını verdiği bir kale inşa ettirmiştir. Bağrez ismi yıllar boyunca söylenişte değişime uğramış ve Bakras olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Kale, çevresinin bir bölümü uçurumlarla çevrili hâkim bir tepe üzerine inşa edilmiş ve yıllar boyunca büyük bir önem sahip olmuştur. Yavuz Sultan Selim’in 1516 yılında bölgeyi Osmanlı topraklarına katmasıyla birlikte kale, bir iç kale haline geldiğinden önemini yitirmiş ve zamanla terk edilerek harabe haline gelmiştir. Restorasyon için çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen ne yazık ki henüz kayda değer bir sonuç alınamamıştır. 


Saint Pierre Kilisesi (Aziz Petrus Kilisesi)

Saint Pierre Kilisesi Saint Pierre Kilisesi

Hatay’ın merkez ilçelerinden biri olan Antakya, Hıristiyanlık tarihi açısından Kudüs kadar öneme sahip bir yerleşim yeri konumundadır. Hz. İsa doğduğunda Antakya, bölgeye hâkim olan Roma İmparatorluğu’nun en büyük şehirlerinden biriymiş. Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Petrus (Saint Pierre), Hz. İsa’nın öğretilerini yaymak için dönemin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden olan Antakya’ya gelmiştir. Aziz Petrus, Stauris Dağı yamacında bulunan mağarayı bu iş için uygun bulmuş ve burada gizlice dersler verip Hıristiyanlığı yaymak adına toplantılar düzenlemiştir. İşte yapılan bu toplantılarda, İsa’ya tabi olan anlamına gelen “Hıristiyan” kelimesinin ilk kez kullanıldığı düşünülmektedir.

Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak kabul edilen bu mağara kilisenin uzunluğu 13 metre, genişliği 10 metre, yüksekliği ise 7 metre civarındadır. Bu kilisenin diğer bir önemli özelliği ise, Hıristiyanlık mezheplere ayrılmadan önce yapıldığı için bütün Hıristiyan âlemini kapsıyor olmasıdır.

Saint Pierre Kilisesi bugünkü görünümünü ön cephesi Kapuçin Rahipleri tarafından onarıldıktan sonra almıştır. Kilise, Papa VI. Paul tarafından 1963 yılında hac yeri olarak kabul edilmiştir ve binlerce Hıristiyan her yıl 29 Haziran tarihinde burada yapılan ayinlere katılmak için Antakya’ya gelmektedir. Günümüzde müze olarak hizmet veren kilisede yılın farklı zamanlarında ayin düzenleyebilmek için özel izin almak gerekmektedir.

Günümüzde müze olarak hizmet veren Saint Pierre Kilisesi’ne giriş ücreti 20 TL’dir. Ayrıca müzeye girişte müze kart da geçerlidir.

Hatay'da sizi günümüz dünyasından ayırıp başka bir diyara taşıyacak yerler için Hatay gezi rehberi sayfamıza göz gezdirmeyi unutmayın.


Kozkalesi

Kozkalesi Kozkalesi

Hatay’ın Altınözü ilçesine bağlı Kozkalesi Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Yapılış tarihi tam olarak bilinmeyen kalenin Helenistik Dönem’e ait olduğu düşünülmektedir. Günümüzde kalenin iki ucunda bulunan burçlar hala dimdik ayakta dururken, maalesef kalenin geri kalanı için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir.

Bizanslılar ve Haçlılar zamanında da kullanılan kale, 1268 yılında bölgeyi ele geçiren Memlûkler Dönemi’nde ilk başlarda kullanılmasına rağmen son zamanlarda bir iç kale haline gelmiş ve eski önemini yitirdiği için terk edilmiştir.

Geniş bir alana sahip olan kalede çeşitli amaçlarla kullanılan birçok oda, su deposu, cephanelik, tüneller ve gözetleme yerleri bulunmaktadır. Restore edilmesi durumunda büyük bir turistik potansiyele sahip olduğu düşünülen Kozkalesi, Altınözü merkeze 6-7 km uzaklıkta bulunmaktadır.

Kozkalesi’ne giriş ücretsizdir. 


Hatay Kiliseleri

Aya Panna Kilisesi Aya Panna Kilisesi

Hatay tarihinin getirdiği zenginliklerden biri de, birçok farklı din ve mezhepten olan insanların hoşgörü içinde bir arada yaşaması ve bu gruplara ait birbirinden farklı yapı ve şekillerde ibadethanelerin olmasıdır. Hıristiyanlık tarihi açısından Hatay önemli bir konuma sahip olduğundan Antakya ve İskenderun başta olmak üzere birçok ilçesinde kilise bulunmaktadır. 

Antakya Kiliseleri: Antakya’da neredeyse her Hıristiyan mezhebe ait bir kilise bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Antakya Ortodoks Kilisesi, Antakya Protestan Kilisesi, Yeni Apostolik Havari Kilisesi, Antakya Mesihçiler Kilisesi ve Antakya Türk Katolik Kilisesi’dir.

İskenderun Kiliseleri: İskenderun’da bulunan kiliseler ise Aziz Marcircos Rum Ortodoks Kilisesi, Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Surp Karasun Manuk Ermeni Kilisesi, İtalyan Katolik Latin Kilisesi ve Süryani Katolik Kilisesi’dir.

Bununla birlikte Altınözü ilçesinde bulunan Maria Ana Rum Ortodoks Kilisesi ve Arsuz ilçesinde bulunan Mar Yuhanna Kilisesi günümüzde aktif olarak kullanılan kiliselerdendir.


İssos Antik Kenti (Epiphaneia)

İssos Antik Kenti İssos Antik Kenti

Hatay’ın Erzin ilçesine 7 km uzaklıktaki İstasyon mevkiinde bulunmaktadır. İssos Antik Kenti’nin tarihi MÖ 3000 yılına kadar uzanmaktadır. Höyük şeklindeki yerleşkede genellikle Roma Dönemi’ne ait eserlere rastlanmaktadır.

Bölgeye gidildiğinde üzerinden asırlar geçmesine rağmen hala ayakta duran 7-8 metre yüksekliğe ve yüzlerce metre uzunluğa sahip olan su kemerleri vardır. Antik kentte su kemerlerin yanı sıra müzik odası, amfi tiyatro, mozaik tabanlı sütunlu caddeler, tapınaklar, kale ve hamam kalıntılarına rastlamak mümkündür. 

Daha önce burada bulunan mozaikler Hatay Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Antik kentte bulunan sütunlu caddenin mozaiklerle kaplı olduğu anlaşılmış ve bu mozaiklerin de açığa çıkarılması için çalışılmalara başlanılmıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender’in bölgeyi ele geçirmek için Pers Kralı III. Darius ile yaptığı savaş, İssos Kenti yakınlarında yapıldığından “İssos Savaşı” olarak bilinmektedir.

Çalışmalarının tamamlanarak turizme kazandırılmayı bekleyen İssos Antik Kenti’ne giriş ücretsizdir.


Kanuni Sultan Süleyman Cami

Kanuni Sultan Süleyman Camii Kanuni Sultan Süleyman Camii

Hatay’ın en önemli geçidinin bulunduğu Belen ilçesine 1551 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle yapılmıştır. Aslında buradaki yerleşim alanını desteklemek ve Belen Geçidi’ni kullanan kervanların konaklaması amacıyla camiden başka kervansaray, hamam ve çarşı da yapılmış ancak külliye halinde olan bu yapılar günümüzde orijinalliğini koruyamamıştır.

Belen’de merkezi bir konuma sahip olan Kanuni Sultan Süleyman Cami, yapılan birçok ekleme ve yenileme çalışmaları sonrasında günümüzde hala ibadete açık durumda bulunmaktadır.


Antakya Sinagogu

Antakya Sinagogu Antakya Sinagogu

Hatay’dan bahsedilirken üç büyük dine mensup ibadethanelerinin yan yana olduğu ve farklı dinlere sahip insanların hoşgörü çerçevesinde birbirlerine saygı göstererek yaşamlarını sürdürdükleri söylenir. Büyük bir kültür mozaiğine sahip olan Antakya’da çeşitli nedenlerle sayıları gün geçtikçe azalan Musevi cemaati de bulunmaktadır. Günümüzden 60-70 sene önce sayıları iki bin civarında olan Museviler, günümüzde ibadetlerini yapmak için yeterli sayıyı bile bulmakta zorlanmaktadırlar. Yeterli sayıya ulaşmak için İstanbul’da bulunan Museviler günübirlik Antakya’ya gelip ibadet sonrasında tekrar dönmektedirler.

270 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen Havra, Antakya merkezde, Kurtuluş Caddesinde bulunmaktadır. Oldukça sade bir yapıya sahip olan Havra’ya normalde ziyaretçi kabul edilmemektedir. Ancak görevliye ulaşıp bilgi sahibi olmak istediğinizi söylerseniz yardımcı olacaktır.

Hatay'da gezilecek yerlere yakın muhafazakar hizmet veren Hatay islami oteller seçeneklerinden birini değerlendirebilirsiniz.


Ulu Camii

Ulu Camii Ulu Camii

Hatay’da çok kültürlü yapısı gereği birçok farklı inanışa ait ibadethaneler bulunmaktadır. Ancak diğer şehirlerde olduğu gibi gösterişli yapılar çok bulunmamakta, aksine yapılar sade ve ihtiyacı karşılamaya yönelik özellikleriyle ön plana çıkmaktadırlar. Antakya merkezde bulunan ve merkez cami konumunda olan Ulu Cami de Antakya’nın en büyük camisidir.

Ulu Cami’nin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekte olup, 16. yüzyılda Memlûk Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilmektedir. Cami enine dikdörtgen planlı olup, içi gayet sade olarak tasarlanmıştır. Osmanlı Dönemi eserlerinde olduğu gibi uzununa dikdörtgen veya kare planlı olmaması, Memlûk Dönemi’ne ait olduğu tezini güçlendirmektedir.

Antakya tarihinde meydana gelen büyük depremlerden payına düşeni alan Ulu Cami, birçok kez onarım görmüştür. Caminin kitabesinde onarım tarihi olduğu düşünülen 1874 tarihi bulunmaktadır. Caminin minaresi camiden ayrı olarak giriş kapısında bulunmaktadır. Avlusunda bir de şadırvan bulunan camiye çok bilinmese de Selim Cami de denmektedir.

Antakya’nın en merkezi yerinde Ulu Camii Mahallesi’nde künefeciler meydanının yanı başında bulunmakta olup günümüzde hala ibadete açıktır. 


Habib-i Neccar Cami

Habib-i Neccar Camii Habib-i Neccar Camii

Hatay tarihinin çok eski olmasından dolayı birçok ilki bünyesinde barındırmaktadır. Hıristiyanlığın ilk kilisesinden sonra Anadolu’da yapılan ilk cami olduğu düşünülen Habib-i Neccar Cami, Hatay’ın Antakya ilçesinde yer almaktadır. Hıristiyanlığın yayılması için ilk olarak Antakya’ya gelindiği gibi Müslümanlığı yaymak içinde ilk olmasa da İslam’ın ilk yıllarında hicri 16 yılında Antakya’ya gelinmiş ve bölge Bizanslılardan alınmıştır. Miladi 638 yılında bölge alındıktan sonra yapılan ilk eserlerden biri Habib-i Neccar Cami’sidir.

Habib-i Neccar Cami, Hatay tarihinde gerek doğal afetler yoluyla, gerekse savaşlar sonrası insan eliyle olsun birçok kez yıkıma uğramıştır. Bu yıkımlarda payını alan Habib-i Neccar Cami de tarihinde birçok kez tahrip olmuş ve birçok kez onarım görmüştür. Her ne kadar orijinaline sadık kalınarak onarılsa da yapılan tadilatlar camiyi orijinalinden biraz uzaklaştırmıştır.

Caminin bünyesinde iki türbe, medrese odaları ve abdest almak için bir de şadırvan bulunmaktadır. Bu türbelerden birinin Habib-i Neccar’a, diğer türbenin ise Barnabas ve Pavlos’a ait olduğu düşünülmektedir. 

Habib-i Neccar Cami’si, Antakya’nın en eski caddesi olan Kurtuluş Caddesi üzerinde bulunmakta olup günümüzde ibadete açık durumdadır. 


Muratpaşa Köprüsü

Muratpaşa Köprüsü Muratpaşa Köprüsü

Hatay ili Kırıkhan ilçesine 11 km mesafede olan Muratpaşa Mahallesi’nde bulunmaktadır. Sultan I. Ahmet’in veziri olan Kuyucu Murat Paşa tarafından, 1607 yılında Halep yakınlarında çıkan Canbolatoğlu isyanını bastırmak için giderken, askerlerin geçişini kolaylaştırmak amacıyla yaptırılmıştır.

Köprü, üzerinden yılların geçmesine rağmen küçük yenileme çalışmalarıyla birlikte günümüze ulaşmayı başarmıştır. İki kısımdan oluşan köprü 200 metre uzunluğa, 7 metre genişliğe ve toplam 16 göze sahiptir. 

Kırıkhan-Reyhanlı yolu üzerinde bulunan köprü, 2018 yılında Karayolları Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilip tekrar hizmete açılmıştır.

Hatay'da denize bir kaç dakika yürüme mesafesinde olup sizi cezbedecek oteller için Hatay denize sıfır oteller sayfamıza göz atmayı unutmayın.


Darb-ı Sak Kalesi ve Beyazıt-ı Bestami Türbesi

Darb-ı Sak Kalesi Darb-ı Sak Kalesi

Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmayan ama Helenistik Dönem izlerini taşıyan Darb-ı Sak Kalesi, Hatay’ın Kırıkhan ilçesine bağlı Alaybeyli Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Antakya-Gaziantep yolu üzerinde sol tarafta bulunan kalenin Kırıkhan merkeze uzaklığı 5 km’dir. Konum itibariyle önemli bir yerde olduğundan Persler, Selçuklular, Haçlılar tarafından kullanılan kale, uzun bir süre Templiers şövalyelerinin (Tapınak Şövalyeleri) mabedi olarak da kullanılmıştır.

Restorasyonu 2014 yılında tamamlanarak tekrar ziyarete açılan kalenin diğer bir özelliği ise Beyazıt-ı Bestami’nin yaklaşık 30 yıl boyunca bu kalede yaşamış olması ve türbesinin de bu kalede bulunmasıdır. Günümüzde burayı ziyarete gelen insanların tarihi kaleyi ziyaret etmekten çok Beyazıt-ı Bestami Türbesi’ni ziyaret emek için geldikleri bilinmektedir.