Mezopotamya ile Anadolu arasında doğal bir köprü görevi gören Diyarbakır, ilk yerleşimlerin tarih öncesi dönemlere uzandığı, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bu nedenle tarihi ve kültürel zenginliği fazla olan bir şehirdir.
Yapılan arkeolojik kazılarda Diyarbakır ve çevresinde Yontma Taş Devri’ne ve Mezolitik Dönem’e ait buluntular elde edilmiştir. Diyarbakır’da hala devam etmekte olan kazı çalışmalarında elde edilen diğer eserler, Asur, Helenistik ve Roma İmparatorluğu dönemlerine aittir. Tarihi yerler açısından çok zengin bir il olan Diyarbakır’da gezilip görülebilecek seçenekler çeşitlilik göstermektedir.
Hafta sonu tatilinizi ailenizle birlikte geçireceğiniz rahat konaklama imkanları sağlayan otelleri ekibimiz sizin için Diyarbakır bölgesi otelleri sayfasında listeledi.
Malabadi Köprüsü
Malabadi Köprüsü
Diyarbakır – Batman yolu üzerinde yer alan Malabadi Köprüsü, her iki şehrin de tarihi yapısıdır. Yapımına 883 yılında Mervaniler tarafından başlanan köprü, 1147 yılında Artuklular tarafından tamamlanmıştır. 7 metre genişliğe ve 150 metre uzunluğa sahip olan köprü tarihi eser niteliğindedir.
Taş köprüler arasında en geniş köprü olma özelliğine sahip Malabadi’nin ortasında yer alan kesik el figürü dikkat çekmektedir. Köprünün uzun yıllardır anlatılan bir hikayesi vardır.
Hikayeye göre henüz bu köprü yapılmadan önce nehrin bir yanında Bad isimli bir genç yaşarmış, karşı kıyıda ise bir sevdiği varmış. Bu gençler, arada köprü olmadığı için kavuşamazmış. Bad’ın sevgilisi, yanına gelmek için suya atlayarak ölünce, Bad, Silvan Beyi’nin yanına giderek, köprüyü tamamlamasını istemiş. Silvan Beyi ise köprüyü Bad’ın tamamlamasını söylemiş.
Bad eğer köprüyü tamamlarsa beyin elinin bilekten kesilmesi tamamlayamazsa da kendi elinin kesilmesi koşuluyla kabul etmiş ve köprüyü tamamlamış. Köprü üzerindeki el figürünün de hikayeye göre Silvan Bey'ine ait olduğu söylenmektedir.
Diyarbakır Surları
Diyarbakır Surları
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Diyarbakır Surları, şehrin simgesi konumundadır. Dünyanın en uzun ikinci sur duvarı olma özelliğine sahiptir. Bunların birincisi ise Çin Seddi’dir.
Diyarbakır Surları’nı Çin Seddi’nden ayıran ilk nokta, Bizans, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izleri ile çok farklı bir görkeme sahip olmasıdır. Bu surların bir diğer farkı ise bazalt taştan inşa edilmesidir.
Karacadağ’dan Dicle’ye uzanan bu surların Evli Beden Burcu’nu Artuklu Melih Salih ve Yedi Kardeş Burcu’nu ise Mimar Yahya yaptırmıştır. Surların ilk yapım yılı net bilinmemekle birlikte, burçların yapım yılının 1208 olduğu tahmin edilmektedir.
Diyarbakır'da doğal güzellikleri ile sizi büyüleyecek yerler için Diyarbakır'da gezilecek yerler makalemizi kontrol etmeyi unutmayın.
On Gözlü Köprü (Dicle Köprüsü – Mervani Köprüsü – Silvan Köprüsü)
On Gözlü Köprü
Dicle Vadisi üzerinde yer alan On Gözlü Köprü, Dicle Köprüsü, Mervani Köprüsü ve Silvan Köprüsü isimleriyle de anılmaktadır. Tarih boyunca defalarca yıkılan ve yeniden inşa edilen köprünün günümüze kadar geleni, Mervaniler tarafından yapılmış olanıdır.
Köprünün kitabesinden edinilen bilgilere göre, Übeyd Oğlu Yusuf tarafından 1065 ile 1067 yılları arasında inşa edilmiştir.
On kesik kemer üzerinde inşa edilen köprünün boyu 18 metredir. Korkulukları kesme olarak hazırlanan Dicle Köprüsü’nün kitabesi güney yönünde bulunan 3 göz arasında yer almaktadır. Kitabenin sonunda yer alan sağa dönük aslan kabartması ise köprünün en dikkat çeken bölümlerinden birisidir.
Sülüklü Han
Sülüklü Han
Hanilioğlu Mahmut Çelebi ve kız kardeşi Atike Hatun tarafından, 1680 yılında inşa ettirilen Sülüklü Han, adını avlusunda yer alan çeşmedeki sülüklerden almıştır.
Yapım döneminde 3 katlı ve her katta 18 oda olacak şekilde siyah bazalt taştan inşa edilmiş ancak günümüze sadece tek katı gelebilmiştir. Zamanında hanın zemin katı hayvanların bırakıldığı ahır ve birinci katı ise konaklama odaları olarak kullanılmıştır. Günümüzde hala işletilen Sülüklü Han, kafeterya hizmeti vermektedir.
Hasan Paşa Hanı
Hasan Paşa Hanı
1572 ile 1575 yılları arasında inşa edilen Hasan Paşa Hanı’nın kitabesinde bu hanın, şehrin Osmanlı Devleti tarafından alınmasından sonra Sokullu Mehmet Paşa'nın oğlu Vezirzade Hasan Paşa tarafından yaptırıldığı yazmaktadır. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan han, tarih boyunca defalarca restore edilmiş olmasına rağmen özgünlüğünü hala iyi bir şekilde korumaktadır.
Hanın ortasında geniş bir avlu, bodrum katında hayvanların barınması için bir ahır ve üst katında odalar yer almaktadır. Günümüzde hala kullanılmakta olan bu han, restoranlara ve antika başta olmak üzere çeşitli süs eşyalarının satıldığı dükkanlara ev sahipliği yapmaktadır.
Diyarbakır'da görkemli ve sizi başka diyarlara götürecek yerler için Diyarbakır gezi rehberi sayfamıza uğramayı unutmayın.
Diyarbakır Ulu Camii
Diyarbakır Ulu Camii
Diyarbakır Ulu Camii, aslında şehrin en büyük kilisesi olan Martoma Kilisesi’dir. İslam orduları tarafından şehrin fethedilmesinden sonra 639 yılında camiye çevrilmiştir. Anadolu’nun en eski camisi olma özelliğine sahiptir ve Mezopotamya'nın en eski ve en önemli camilerinden biridir. Mardin Kapısı ve Harput Kapısı’nı birleştiren noktanın batısında konumlandırılmıştır.
Köklü geçmişe sahip Diyarbakır Ulu Camii’nin günümüzdeki hali Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın emri üzerine restore edilerek ve eklenerek son halini almıştır. Bütün bu bilgiler, camide yer alan kitabede ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. Caminin avlusunda farklı dönemlerde büyük bir uyum içerisinde yapılan kabartmalar, yazıtlar ve bezemeler yer almaktadır. Cami aslında 63 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğinde bir avlunun etrafındaki binalar kompleksidir.
Asur Kalesi
Asur Kalesi
Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde yer alan Asur Kalesi, şehrin önemli tarihi kalıntıları arasındadır. Kalenin Asurlular tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İç kısmının yapıldığı dönemde sığınak ve depo olarak kullanılmıştır.
Stratejik öneme sahip olan bu kalenin çevresinde derin vadiler, kalenin üzerinde ise tüneller ve yağmur suyu kuyuları yer almaktadır. Tüneller savaş zamanlarında güvenilir kaçış yolu olarak kullanılmıştır.
Artuklu Sarayı
Artuklu Sarayı
13. yüzyıl tarihi yapıları arasında yer alan Artuklu Sarayı, Artukoğulları’ndan Nasirüddin Salih Bin Muhammet tarafından yaptırılmıştır.
Diyarbakır Surları içerisinde yer alan saray, 16. yüzyıla kadar çeşitli amaçlarla kullanılmaya devam edilmiştir. Saray kalıntılarının büyük bir bölümü hala toprak altında gömülü durumdadır. Bölgedeki kazı çalışmaları ise hala devam etmektedir.
Günümüze kadar yapılan çalışmalarda, renkli taş mozaiklere ve çini süslenmelere rastlanmıştır. Cam küplerden oluşan mozaik süslemeler, Türk mimarisinde ilk kez bu sarayda kullanılmıştır.
Diyarbakır'da keyifli bir tatil için her bütçeye hitap eden spa otellerinin listesi için Diyarbakır spa otelleri sayfamıza göz gezdirebilirsiniz.
Gazi Köşkü
Gazi Köşkü
Hem doğal güzellikleri hem de tarihi özellikleri ile dikkat çeken Gazi Köşkü, şehrin en çok ziyaret alan noktalarından biridir. Akkoyunlu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Gazi Köşkü, 15. yüzyılda inşa edilmiştir.
İki katlı olan ve her katında bir eyvan bulunan köşkün, bahçesinde kafe ve restoranlar hizmet vermektedir. Bahçe aynı zamanda mesire alanı olarak da kullanılmaktadır. Gazi Köşkü, Dicle Nehri, Hevsel Bahçeleri, On Gözlü Köprü ve Kırklar Dağı manzarası ile şehrin en güzel manzarasına sahip bölgesidir.
Atatürk 1917 yılında 2. Ordu Komutan Vekili olarak atandığında Diyarbakır'a gelmiştir ve bu köşkte konaklamıştır.
Behram Paşa Camii
Behram Paşa Camii
Diyarbakır’ın en görkemli tarihi yapılarından biri olan Behram Paşa Camii, Mimar Sinan’ın eseridir. Tamamen kesme taştan inşa edilen cami, 1564 – 1572 yılları arasında yapılmıştır.
Orijinal ve görkemli bir çalışma olan Behrem Paşa Camii, bilim insanlarının dikkatini çeken çok önemli özelliklere sahiptir. Tek kubbeli caminin iç duvarlarında 16. yüzyılın İznik çinileri kullanılmıştır. Mimari detayları ve süslemeleri mutlaka görülmesi gereken bölümleri arasında itikaf odaları yer almaktadır.
Hz. Süleyman Camii
Hz. Süleyman Camii
1155-1160 yılları arasında Nisanoğlu Kasım tarafından yaptırılan Hz. Süleyman Camii, şehrin önemli tarihi yapıları arasında yer almaktadır. İslamiyet’in ilk simgelerinden biri olması ile dikkat çeken cami, günümüze kadar pek çok restorasyondan geçmiş ve orijinalliğini kaybetmiştir.
Caminin bulunduğu bölgede ayrıca Diyarbakır'ın fethi sırasında şehit düşen 27 sahabenin yattığı Meşhed bulunmaktadır.
Surp Giragos Ermeni Kilisesi
Surp Giragos Ermeni Kilisesi
Şehrin tarihine ışık tutan yapılardan biri de Surp Giragos Ermeni Kilisesi’dir. Diyarbakır şehir merkezinde yer alan kilise, 15. yüzyıl yapıları arasında yer almaktadır. Heybetli görünümü ile dikkat çeken bu kilise, Orta Doğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi olma özelliğine sahiptir.
Kilise ilk olarak 1722 yılında Ermeni patriği Bedros Vartabet tarafından restore edilmiştir. Daha sonra çeşitli restorasyon çalışmaları yapılmış ancak 1881 yılında geçirdiği yangında büyük hasara uğramıştır. 1883 yılında yeniden inşa edilen kiliseye eklemeler de yapılmıştır.
Mesudiye Medresesi
Mesudiye Medresesi
1198-1223 yılları arasında yapılan Mesudiye Medresesi, Diyarbakır Ulu Camii’nin bitişiğinde yer almaktadır. Melik Mesud Dönemi’nde tamamlandığından dolayı bu isimle anılmaktadır. Anadolu’nun ilk üniversitesi olma özelliğini taşıyan Mesudiye Medresesi’nde tıp, astronomi, fizik, biyoloji, ilahiyat, edebiyat ve felsefe eğitimi verilmiştir.
Ulu Camii, medresenin asıl giriş kapısı üzerindedir. Ayrıca üç kemerli revaka sahip olan Medrese, kesme taşlarla yapılmıştır. Binada çökme riskine önlem amaçlı mihrabın her iki yanına yerleştirilen döner taş sütunları yer almaktadır.
Deliller Hanı (Hüsrev Paşa Hanı)
Deliller Hanı
1527 yılında Hüsrev Paşa tarafından inşa ettirilen Deliller Hanı, Hüsrev Paşa’nın adıyla da anılmaktadır. Hacı adaylarına rehber olan delillerin burada dinlenmesi ve konaklamasından dolayı Deliller Hanı olarak adlandırılmıştır.
Hanın yapımında moloztaş, siyah ve beyaz kesme taş kullanılmıştır. Batı cephesi siyah ve beyaz kesme taştan inşa edilirken diğer cepheleri moloztaş ile yapılmıştır. Mardin Kapı yakınlarında yer alan han, günümüzde otel olarak işletilmektedir.
Diyarbakır Atatürk Köşkü
Diyarbakır Atatürk Köşkü
Diyarbakır Surları’na 2,5 km mesafede yer alan Atatürk Köşkü, Semanoğlu Köşkü olarak da bilinmektedir. Çanakkale Savaşı'ndan sonra 1916 yılının Şubat ayı sonlarında 16. Kolordu Komutanı olarak Doğu cephesinde görevlendirilen Atatürk, 14 Mart 1916 tarihinde Kolordu Karargahı olan Diyarbakır'a gelmiştir. Bu görev sırasında Atatürk 1 yıl kadar bu köşkte ikamet etmiştir.
5 Nisan 1926 tarihinde, Diyarbakır Belediyesi, Atatürk’ü fahri hemşerisi kabul etmiş ve köşkü kendisine hediye etmiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra bu köşk restore edilmiş ve müze olarak ziyarete açılmıştır.
Şeyh Mutahhar Camii (Kasım Bey Camii – Kasım Padişah Cami)
Şeyh Mutahhar Camii
Kasım Bey tarafından 1500 yılında inşa edilmiş olan Şeyh Mutahhar Camii, minaresi ile meşhurdur. Ayrıca bazı kaynaklarda Kasım Bey Camii olarak da yazılmaktadır.
Diyarbakır’ın en çok ziyaret edilen yapılarından biri olan bu caminin minaresi, dört sütun üzerine oturtulmuştur ve bu özellik Anadolu’da tektir. Bu dört ayağın simgelediği dört İslam mezhebidir. Yedi defa sütunların altından geçtiğinizde dileğiniz kabul olacağına dair bir inanış vardır.
Nebi Camii (Peygamber Cami)
Diyarbakır Nebi Camii
Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde yer alan Nebi Camii, 15. yüzyıl eserleri arasında yer almaktadır. Camideki kitabelerde Peygamber Efendimiz’den sıklıkla bahsediliyor olmasından dolayı, Peygamber Camii adıyla da anılmaktadır.
Akkoyunlular tarafından inşa edilen caminin günümüze kadar gelen bölümleri, Şafiler kısmı ve medresenin bir bölümüdür. Köprülü Abdullah Paşa'nın kızı ve hanımına ait türbe de burada bulunmaktadır.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsedilen Nebi Camii, siyah bazalt taştan inşa edilmiştir. Heybetli görünümü ile dikkat çeken bu yapı, şehrin önemli tarihi yapıları arasında yer almaktadır.
Çocuklarınız ile birlikte tatilde rahat edebileceğiniz otellerin listesi Diyarbakır çocuk dostu oteller sayfasında yer almaktadır.
Geçmişte Diyarbakır’da ticaretin merkezi olan Sipahiler Çarşısı, Diyarbakır Ulu Camii’nin arkasında yer almaktadır. Çarşının geçmişi 17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Revaklı Çarşı ve Tellallar Çarşısı olarak da bilinmektedir.
Her iki yol boyunca revaklar uzanmaktadır ve revakların arasında hizmet veren dükkanlar yer almaktadır. Uzun yıllar doğunun ticaret merkezi olmasının yanı sıra endüstri merkezi de olan Diyarbakır, dokumaları ile meşhurdur. Bu dokumalar ise Sipahiler Çarşısında satışa sunulmaktadır.
Latifiye Medresesi
Latifiye Medresesi
Sur ilçesinin tarihi yapıları arasında yer alan Latifiye Medresesi, Kurşunlu Camii’nin külliyesinin içerisindedir. Medresenin yapım yılı net olarak bilinmemekle birlikte, 19. yüzyıl yapıları arasında yer aldığı tahmin edilmektedir.
Duvarları siyah bazalt taşla örülmüş olan Latifiye Medresesi, şehrin en güzel binalarından biri olma özelliğine sahiptir. Günümüzde Çocuk Esirgeme Kurumu olarak kullanılmaktadır.
Parlı Safa Camii
Parlı Safa Camii
Akkoyunlular Dönemi’nde inşa edilen Parlı Safa Camii, Diyarbakır’ın Sur şehrinde yer almaktadır. Şeyh İbrahim Safi'nin oğlu Şeyh Cüneyt tarafından Uzun Hasan'a yaptırıldığı tahmin edilmektedir ancak yapım yılı hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır.
Caminin minaresi, minberi ve mihrabı oldukça dikkat çekicidir. Minare, Anadolu’nun en zarif minaresi olma özelliğini taşımaktadır. Yapımı sırasında kirecinin içerisine Diyarbakır’ın çevresinden toplanan kokulu bitkiler katılmıştır. Minberindeki işlemeler ve ibadet bölümünün duvarlarındaki çiniler de eşsiz güzelliktedir.
Melik Ahmet Paşa Camii
Melik Ahmet Paşa Camii
Diyarbakırlı Melek Ahmet Paşa tarafından 1587 – 1591 yılları arasında yaptırılan Melik Ahmet Paşa Camii, Melek adı Melik olarak değişince bu isimle anılmaya başlanmıştır. Koca Sinan’ın eserleri arasında geçmemesine rağmen bu caminin de onun eserlerinden biri olduğu bilinmektedir.
Kubbe ile örtülen Melik Ahmet Paşa Camii, dikdörtgen planlıdır. Caminin ana giriş kapısı caddeye bakmaktadır ve minaresi camiden ayrı olarak sağ tarafa yapılmıştır. Tek şerefeli cami silindirik gövdesi olan minareye sahiptir.
Mar Peytun Keldani Kilisesi
Mar Peytun Kilisesi
Doğu Süryaniler tarafından hala kullanılmakta olan Mar Peytun Keldani Kilisesi, ilk olarak 4. yüzyılda inşa edilmiş ancak tarih boyunca defalarca yıkılmış ve yeniden yapılmıştır. Günümüze kadar sağlam kalan ise 17. yüzyılda inşa edilen kilisedir ve Katolikler tarafından ziyaret edilmektedir.
Yapımında siyah bazalt taş kullanılan bu kilisenin adı 1681 yılında Amid Keldani Kilisesi olarak değiştirilmiştir. Günümüzde hala hizmet veren bu kilisede 10 aile ibadet etmektedir. Süryani Kilisesi’nden ayda bir kez papaz gelerek bu 10 aileye ibadetlerinde eşlik etmektedir.