İlk yerleşimlerin MÖ 3. yüzyılda gerçekleştiği Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs’ın en önemli liman kentlerinden birisi olarak ün kazanmıştır. Arap akınlarının Anadolu’yu ve Kıbrıs’ı yağmalamaları sonucu birçok zengin tüccar Gazimağusa’ya gelerek buraya yerleşmişler ve kentin ticaret anlamında zenginleşmesine olanak sağlamışlardır.
Bir zamanlar Arsinoe olarak bilinen Gazimağusa turizm alanında daha çok tarihi yapılara ev sahipliği yapmaktadır. Bölgenin yaklaşık 40 yıl öncesinden askeri bir nokta olarak kullanılması civarın çok fazla zarar görmesine neden olmuştur. Ancak bünyesinde barındırdığı tarihi güzellikler hala orijinal yapısını korumuştur.
Tarih boyunca giderek önem kazanan kentin tarihi yapıları, daha çok Lüzinyanlar döneminde inşa edilmiştir. Ancak zaman içerisinde Roma, Bizans, Cenevizliler ve Osmanlılar gibi büyük medeniyetler de bu bölgeye hükmederek, tarihsel açıdan zenginleşmelerine yardımcı olmuşlardır.
Gazimağusa'da tarihi ve turistik mekanlara yakın farklı fiyattaki konaklama seçenekleri için Gazimağusa otelleri sayfamızı inceleyebilirsiniz.
Salamis Harabeleri
Salamis Harabeleri
MÖ 1100'lere kadar Kıbrıs'ın başkentliğini yapmış olan Salamis, Yakın Doğu'nun çeşitli egemen güçlerinin ardı ardına işgallerinden dolayı yıkılmıştır. Bölgeye hâkim olan başlıca medeniyetler Asurlular, Mısırlılar, Persler ve Romalılardır.
Antik kent, deniz kıyısına kadar uzanan bir buçuk kilometre karelik bir alanı kaplar. Kazılarda Evagoras adını taşıyan MÖ 411 ila 374 arası basılan bazı altın sikkelerin bulunması, kentin öneminin ilk gerçek kanıtıdır. MS 76 yılında yaşanılan büyük bir depremin ardından şehir büyük anlamda tahrip olmuştur.
Antik kentin önemli eserleri arasında yer alan sütunlu Palaestra'ya sahip Gymnasium yapısı, Trajan ve Hadrian tarafından tekrardan inşa edilmiştir. Bu eser sitenin en anıtsal bölümüdür ancak sütunları büyüklük bakımından farklılık gösterir. Bunun sebebi, MS 331'deki ikinci büyük depremden sonra tahrip olan yerlere, Hristiyanlar tarafından inşa edilen yeni sütunlardır.
50 sıra koltuğa sahip 15.000 oturma kapasiteli tiyatro, ikinci en görkemli yapıdır. Kazılarda ortaya çıkarılan tüm binaların çevresinde mermer heykeller vardır. Ancak görülenlerin hemen hepsi başsızdır. Bunun sebebi, devlet Hristiyanlık inancını benimsediğinde çıplak heykellerin inanca aykırı olmasından kaynaklıdır.
Giriş ücreti 10 TL’dir.
Venedik Sarayı
Venedik Sarayı
Gazimağusa merkezdeki Namık Kemal Meydanı’nın batısında yer alan Kraliyet Sarayı, 13. yüzyılda Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiştir. 1369 yılına kadar Kıbrıslı kralların yaşamış olduğu saray büyük depremler sonucunda yıkılmıştır.
Görülebilecek yerleri arasında 16.yüzyılın başlarında inşa edilen batı kısmı yer alır. Buna ek olarak Salamis’ten getirilen üç kemerli giriş kapısı vardır. Ortadaki kemerin üzerinde 1552 yılında Kıbrıs’ın yöneticisi olan Giovanni Reiner’in kraliyet arması bulunur.
Giriş ücreti yoktur.
Kıbrıs'taki tatillerinizdeki konaklamalarınız için tüm otelleri ayrıntılı bir şekilde Kıbrıs otel fiyatları sayfamızda listeledik.
Kantara Kalesi
Kantara Kalesi
Kuzey Kıbrıs’ın üç haçlı kalelerinden birisi olan Kantara Kalesi, Gazimağusa'ya 40 kilometre uzaklıkta, Girne Dağları üzerinde bulunur. Deniz seviyesinden 630 metre yüksekliğe sahip olan kale, Girne'de bulunan üç haçlı kilisenin ikisi olan Buffavento ve Aziz Hilaron kalelerinden en düşük yüksekliğe sahip olanıdır. Diğer kalelere göre ulaşımı daha kolaydır.
Konumu itibariyle oldukça geniş bir manzaraya ev sahipliği yapar. Arapça'da "Kantara" ismi, köprü veya kemer anlamına gelir. Bu, kaleye uygun bir isimdir. Çünkü kale, dağ aralığını köprüleyen ve hem kuzey hem de güney kıyılarının manzaralarını belirleyen bir noktada bulunur. Açık bir günde Karpaz Yarımadası’nın iki yakasını ve Türkiye'nin uzak dağlarını görmeyi neredeyse mümkün kılar. Kış aylarında ise 160 km uzaklıkta bulunan Lübnan'ın karlı dağlarını görmeye olanak sağlar.
Yerel efsaneye göre; yaklaşık 500 yıl önce terkedilen kalede, Gotik mimariye sahip kulenin en yüksek noktasındaki odadan ülkesine bakan hayalet bir kraliçe görülür. Kraliçenin burada kapana kısıldığı düşünülür. Bir başka yerel efsaneye göre kaleye 101 odalı ev denir. Şayet birisi 101. odaya girerse, cennete girmiş olur ve asla kale kapısından geri dönemez.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Salamis Antik Kenti
Salamis Antik Kenti
İlk yerleşimi MÖ 3.yüzyıla kadar uzanan Gazimağusa şehri, bir liman kenti olarak yıllar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Asıl gelişimi, Lüzinyanlar dönemine denk gelir. Yakın Doğu ve Avrupa arasında bir basamak görevi görmesi, birçok ülke tarafından paylaşılamayan alan olarak nitelendirilmesine sebep olmuştur.
Yıllar boyunca Salamis, Asur, Mısır, Pers, Roma ve Osmanlı gibi büyük devletlerin yönetimi altında olmuştur. Bundan dolayı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en çok tarihi yapıya sahip olan bölgesidir. Yıl boyunca tarih severlerin sıklıkla ziyaret ettiği birçok mekâna sahiptir.
Othello Kalesi'nin güneyindeki bir bölgede bulunan Canbulat Müzesi, ismini 16. yüzyıldaki büyük Mağusa Kuşatması’nda önemli bir rol oynayan komutandan alır.
Zamanında Osmanlı Devleti'nde vali olan Canbulat Bey, 16.yüzyılda Osmanlı birlikleriyle, yeni fethedilmiş olan Kıbrıs'a geldi. Lefkoşa'nın ele geçirilmesinde son derece önemli bir rol oynadığı için, Venediklilerin kontrolü altındaki Gazimağusa’nın kuşatmasını yapacak olan Osmanlı kuvvetlerine komutan olarak atanır.
Efsaneye göre kuşatma sırasında Venedikliler, kapılara bıçaklarla kaplı çarklar yerleştirir. Sur duvarlarının yüksek olmasından dolayı bu durum kalenin içerisine girilmeyi imkânsız kılar. Osmanlı ordusunun önünü açmak isteyen Canbulat Bey, atı ile birlikte kapıdan içeri girer. Kapıdan geçtiği sırada başı kopan komutan, başını kolunun altına alarak savaşa devam eder. Bunu gören askerler yüreklenerek ve direnerek kaleyi fetheder. Arsenal tabyası olarak adlandırılan mevkide şehit düşen Canbulat Bey uğruna, buraya bir türbe yapılır ve bu yapının ismi Canbulat olarak kalır.
Bina 1968'de restore edilmiş ve ön cephesi etnografik ve arkeolojik sergilere ev sahipliği yapan küçük bir müzeye dönüştürülmüştür.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Namık Kemal Zindanı ve Müzesi
Namık Kemal Müzesi
Gazimağusa’daki Namık Kemal Meydanı’nın batısında yer alan Venedik Sarayı’nın avlusunda bulunur. Namık Kemal’in 5 Nisan 1873 tarihindeki İstanbul Gedik Paşa tiyatrosunda oynanan “Vatan yahut Silistre” oyunundan sonra vatan haini ilan edilerek Kıbrıs’a gelip kaldığı yerdir. Buradaki evin alt katındaki zindan da zaman zaman kalan ve nadiren üst katlara çıkmasına izin verilen şair, 3 yıl sonrasında 5.Murat tarafından affedilerek tekrar İstanbul’a dönmüştü.
1993 yılından itibaren müze olarak sergilenen evde Namık Kemal’in yaşamı ve eserleri hakkında birçok malzeme sergilenmektedir.
Giriş ücreti 5 TL’dir.
Gazimağusa'da muhteşem manzaraları ile sizi farklı diyarlara götürecek gezi rehber için Gazimağusa gezi rehberi sayfamıza uğramayı unutmayın.
Mağusa Surları
Mağusa Surları
Bölge uzun zaman önce Lüzinyalılar olarak bilinen Fransızlar tarafından inşa edilmiştir. Geçmişi 1100’lere kadar uzanan surlar, savunma amaçlı olarak uzun yıllar boyunca hizmet vermiştir.
Sur duvarları, günümüze kadar neredeyse orijinal yapısını koruyarak ulaşmıştır. Yükseklikleri yer yer 15 -17 metreyle 9 metre arasında değişmektedir. Yaklaşık 3,5 kilometre uzunluğunda, Gazimağusa şehrini kuşatan bir yapısı vardır. Sur duvarları, kule ve burçlar ile güçlendirilmiştir.
Yüksek kulelerinin tepesinden şehir insanın ayakları altındaymış gibi görünür. Bu manzarasından dolayı bölgeyi ziyarete gelen turistler tarafından en çok ilgi gören tarihi yapılar arasında değerlendirilir.
Othello Kulesi (Kalesi)
Othello Kalesi
Othello Kulesi, Gazimağusa Limanı’nda bulunur. Gazimağusa'nın limanını korumak için 14.yüzyılda aslen bir kale olarak inşa edilmiştir. Konumundan kaynaklı olarak ilk inşa edildiği sırada, şehrin giriş kapısı vazifesini görmüştür. Venedikliler şehri işgal ettiklerinde bu kuleyi, kalenin ana sur duvarlarına dâhil ederek kentin savunma sistemini güçlendirmek istemişlerdir.
Kule, 1492 yılında Venedik Kaptanı Nicolò Foscarini tarafından yeniden düzenlenmiştir. Restorasyon sonucunda ana girişin üstüne, Venedik'in koruyucu azizi olan Aziz Mark'ın kanatlı aslanının heykeli ile birlikte Nicoli Foscarini'ye ait bir yazı eklenmiştir.
Kapı girişinde yer alan aslan heykeli oldukça önemlidir. Ön pençelerinin karada olması Venedik'in kara gücünü temsil ederken, arka pençelerinin denizde olması imparatorluğun deniz gücünü temsil eder.
Aslanın altındaki giriş kapısı, Kıbrıs'ta bulunan en eski ahşap kapılardan biridir. Kale, topçu odalarına giden koridorlara sahip kulelerden oluşur. Savaş zamanlarında, askerlerin kalenin bir kısmından diğerine hızlı bir şekilde geçmeleri için oluşturulan geçitler, hala sağlam bir şekilde gözlemlenebilmektedir.
Giriş ücreti 9 TL’dir.
Gezdikçe araştırdıkça yeni özelliklerini öğreneceğiniz bazı şehirler vardır. İşte bu nedenle Kıbrıs gezi rehberi sayfamızı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin.
Aya Trias Bazilikası
Aya Trias Bazilikası
Gazimağusa’nın kuzey kesiminde yer alan Sipahi Köyü sınırları arasında bulunan Aya Trias Bazilikası, doğa ve tarihin eşsiz manzaralarına tanıklık edebilecek bir yapıya ev sahipliği yapmaktadır. MS 6.yüzyıldan kalma bazilika, bölgenin temiz su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiştir.
Kısa bir süre öncesinde koruma altına alınan bazilikadan günümüze kadar varlığını sürdüren, mozaik desenle kaplamalar olmuştur. Aynı zamanda kazılar sonucunda gün yüzüne çıkarılan mozaik desenli sandaletler ise geçmişten günümüze Kıbrıs’ta bulunan giyim tarzını yansıtmaktadır.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Aziz Barnabas Manastırı ve İkon Müzesi
Aziz Barnabas Manastırı
Tarihi yapı, Tuzla ve Salamis arasındaki Kral Mezarları'nın yakınında bulunur. Yapı şu an da ikon müzesi olarak hizmet veren bir kiliseden, arkeolojik koleksiyona ev sahipliği yapan bir manastırdan ve azizin bedenini muhafaza eden bir şapelden oluşur.
Aziz Barnabas, bağımsız Rum Ortodoks kilisesinin kurucularından birisidir ve Kıbrıs'ın koruyucu azizi olarak nitelendirilir. Suriye'den Kıbrıs'a göç etmiş olan Levi hanedanının Yahudi bir ailesinde dünyaya gelmiştir.
Günümüzde ziyaret edilen bina 1750'lerden kalmadır. Bir zamanlar Kıbrıs Ortodoks Kilisesi’nin merkezi olan manastır hala iyi durumdadır. Kilisenin dışında, bir zamanlar keşişlerin ve manastırda ibadet eden hacıların bulunduğu binanın, üç tarafını çevreleyen bir avlu vardır.
Manastırdan yaklaşık 100 metre uzaklıkta, aziz bedeninin muhafaza edildiği küçük bir anıtsal mezar vardır. Anıtsal mezarında altında, 14 basamak ile ulaşılabilen bir mağara yer alır. Burada, Aziz Barnabas'ın bedeninin saklandığı, arkadaşları tarafından oyulan mağara gözlemlenebilmektedir.
Giriş ücreti 9 TL’dir.
Gazimağusa'da lüks bir konaklama deneyimi yaşayabileceğiniz oteller için Gazimağusa ultra herşey dahil listemize göz atabilirsiniz.
Kral Mezarları ve Müzesi
Kral Mezarları Müzesi
Kral Mezarları, Tuzla ve Salamis arasındaki bir bölgede yer almaktadır. Kompleksin girişi Aziz Barnabas Manastırı'na yakındır. Kral Mezarları, 1950'lerdeki kazılar sonucunda gün yüzüne çıkarılmıştır. Kazı alanı içerisindeki mezarların tarihleri MÖ 8. ve 7. yüzyıllara kadar uzanır.
Mezarların, inşa edildiği taşların cinsi birbirini çok benzerdir. Mezarların işçiliği genellikle Asur ve Mısır kültürlerinin etkilerini ön plana çıkarır. Ancak bazıları, Roma Dönemi’nde yeniden düzenlenerek Romalılara özgü bir hale getirilmiştir.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Maraş Hayalet Şehri
Maraş Hayalet Şehir
Yakın tarihin en büyük izlerini yansıtan Maraş bölgesi, 1970’lerde olan Kıbrıs’ın işgalden kurtuluşunun bir simgesi olarak gelmektedir. İsminin Hayalet Şehir olarak anılmasındaki sebep, bölgenin ihtilalden sonra yaşam alanına kapatılmasından kaynaklanmaktadır.
Gazimağusa’nın sahil kıyısının bir bölgesini kapsayan Maraş Hayalet Şehri’ne sivil insanların girişi yasaktır. Sadece kıyı kesimlerin bazı bölgelerden gözlemlenebilen bölgede yaklaşık olarak 40 yıl insan ayağı değmemiştir. Askeri bir bölge olarak sürekli koruma altında tutulan alanın ürkütücü evleri görenleri oldukça şaşırtmaktadır.
Enkomi Harabeleri
Enkomi Harabeleri
Aziz Barnabas Manastırı'nın güneyinde ki bir alanda bulunur. Burası, gelişme ve refah için elverişli bir yer olarak tarih boyunca ün kazanmıştır. Konumu ve coğrafi yapısı ile zamanında önemli bir doğal liman olarak hizmet vermiştir.
Bölgede yapılan arkeolojik kazılar, en erken yerleşimlerin Orta Tunç Çağı'nda ve muhtemelen MÖ 1800 civarında olduğunu gösterir. Asıl yerleşim yeri Pedieos nehrinin kuzey kıyısında, Tuzla'nın batısındaki kayalık bir plato üzerindedir.
Günümüze kadar gelebilen harabelerin çoğu 1100'lerdeki depremden sonra yeniden inşa edilmiş kentten kalmadır. Kazılar sonucunda en çok ilgi çeken eserler, Apollon'u tasvir eden boynuzlu tanrı heykeli ve çiçeklerle birlikte öküz kafası işlenmiş gümüş kâsedir.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Ayios Thrysos Kilisesi
Ayios Thrysos Kilisesi
Gazimağusa’nın kuzeyinde bulunan ve günümüzde Yeni Erenköy olarak adlandırılan bölgenin sınırları arasında yer alan Ayios Thrysos Kilisesi, bir kiliseler bütünüdür. Toplamda 3 farklı kiliseden oluşmaktadır.
MS 15. ve 16. yüzyıllarda inşa edilen kilise, ismini o yıllarda burada piskoposluk yapan Ayios Thyrsos’dan almaktadır. Kayalık bir alanda bulunan yapı, hala orijinal yapısını korumaktadır. En dikkat çekici noktalarından birisi ise, kilisenin kutsal suyunun bulunduğu taş basamaklarla inilen yer altı odasıdır.
Kutsal su odasında iki adet dar tünelin yanı sıra bir de çukur bulunur. Buradaki çukurda biriken suların cilt hastalıklarına iyi geldiği düşünülmektedir. Aynı zamanda bir inanışa göre buradaki kutsal suyun dışarıya çıkartıldığında kişiye zarar geleceği ifade edilir.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Yeni İskele İkon Müzesi
İskele İkon Müzesi
Gazimağusa şehrine 23 kilometre uzaklıktaki Yeni İskele köyü sınırları içerisinde bulunan ana kiliselerden biridir. 12. yüzyılda yan duvarlarına kemerli girintiler bulunan tek koridorlu ve kubbeli bir kilise olarak inşa edilmiştir. Mimari açıdan Kıbrıs'ta inşa edilen kiliseler için yaygın bir stile sahiptir. Kuzeye 15. yüzyılda kubbeli bir koridor ve daha sonraki bir tarihte batıya doğru bir uzantı eklenir. 1804 yılında ise tamamen restore edilmiştir.
12. yüzyıla ait duvar resimlerinin çoğu 1966'da yeniden çizilerek restore edilmeye başlanmıştır. Apsisindeki Meryem Ana, 15. yüzyıla aittir. Ancak ortadaki tonozun üzerinde yer alan Göğe Yükseliş portresi, 12. yüzyıl sanat kompozisyonunu betimlemektedir. Kuzey koridorunun tonozunda sivri bir sütun üzerindeki Hz. İsa’nın resmi, Göğe Yükseliş kompozisyonunun bir parçası olarak 15. yüzyıla ait Fransız-Bizans eseridir. Müze içerisinde yer alan en önemli tablo, kubbe içindeki Christ Pandokrator'ın resmidir.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Akkule Camii
Akkule Camii
Gazimağusa’nın merkezinde bulunan Akkule Camii, giriş kapısının üzerindeki kitabeye göre, 1618'de Osmanlılar tarafından yaptırılmıştır.
Osmanlılar 1571'de Gazimağusa'yı fethettikten sonra, Rivettina (Akkule) Tabyası'nda var olan giriş kapısının yanında yeni bir giriş inşa ettiler. Kapıda nöbet tutan askerlerin dini ihtiyaçlarını karşılamak için de bu küçük camiyi yaptılar.
Yontma taş bloklarından yapılmış olan cami, mevcut Venedik duvarlarına inşa edilmesinden dolayı düzensiz bir şekle sahiptir. Kuzey-doğu ve kuzey-batı dış duvarlarında, üst ve alt kısımları Paris alçısı ile sıvanmış pencereler bulunmaktadır. Alttaki dikdörtgen pencereler ise üzerlerinde taş kemerler taşırlar. Boyutları daha küçük olan üst pencereler de şekil olarak kemerli bir yapıya sahiptir.
Caminin içinde orijinal bir taş çeşme vardır. Çeşmenin pencereleri, yükseltilmiş elmas şekilleriyle dekore edilmiş ve çift ahşap kapılıdır.
Giriş ücreti 7 TL’dir.
Gazimağusa'da her bütçeye hitap eden konaklama hizmetlerini Gazimağusa apart oteller kategorimizde bir arada verdik.
Lala Mustafa Paşa Camii – Aziz Nicholas Katedrali
Lala Mustafa Paşa Camii
Gazimağusa merkezde bulunan yapı, 1298-1312 yıllarında Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiştir. Mimarisi açısından, Akdeniz bölgesinde yer alan en iyi Gotik yapı olarak nitelendirilir. Osmanlıların 1571 yılında adayı ele geçirmesi üzerine de bir camiye dönüştürülmüştür.
Katedralin en çok ilgi gören yeri, batı cephesindeki Fransa’da bulunan Reims Katedrali’nden esinlenerek oluşturulan mimari detaylardır. Gotik tarzın en gözde örnekleri arasında yer alan işlemeli penceresi, 16.yüzyılda inşa edilen Venedik Galerisi ve girişindeki yuvarlak penceredeki Venedik arması görülmeye değer yerler olarak ön plana çıkar.